-
1 two edged
iki ucu keskin, iki anlamlı -
2 two edged
iki ucu keskin, iki anlamlı -
3 double entendre
iki anlamlı söz -
4 double
adj. çift; iki kat; ikili; çifte, iki kişilik, duble; iki yüzlü; iki anlamlı————————adv. iki kat, iki misli, ikişerli, ikili, çift, çifte————————n. iki kat; çift, kopya, benzer, duble, ikili bahis, dublör; koşar adım————————v. iki misli yapmak, iki yle çarpmak, ikiye katlamak, katlamak, dublörlüğünü yapmak; iki rolü birden oynamak; bükmek; iki katına çıkmak; katlanmak; eğilmek; yumruğunu sıkmak; ikili oynamak; iki enstrüman çalmak; koşar adım gitmek; ikinci işte çalışmak* * *1. çift 2. iki katına çıkar (v.) 3. çift (adj.)* * *1. adjective1) (of twice the (usual) weight, size etc: A double whisky, please.) duble, iki katı2) (two of a sort together or occurring in pairs: double doors.) çift, ikili3) (consisting of two parts or layers: a double thickness of paper; a double meaning.) çift4) (for two people: a double bed.) çift, iki kişilik2. adverb1) (twice: I gave her double the usual quantity.) iki katı2) (in two: The coat had been folded double.) ikiye3. noun1) (a double quantity: Whatever the women earn, the men earn double.) iki kat, iki misli2) (someone who is exactly like another: He is my father's double.) eş, ikiz4. verb1) (to (cause to) become twice as large or numerous: He doubled his income in three years; Road accidents have doubled since 1960.) iki kat ar(tır)mak, iki katına çık(ar)mak2) (to have two jobs or uses: This sofa doubles as a bed.) iki kullanımı olmak•- doubles- double agent
- double bass
- double-bedded
- double-check
- double-cross
- double-dealing 5. adjective(cheating: You double-dealing liar!) dolandırıcı, iki yüzlü6. adjectivea double-decker bus.) iki katlı- double figures
- double-quick
- at the double
- double back
- double up
- see double -
5 Delphic
adj. delfi'li apollon'un cevapları gibi iki anlamlı, İki anlamlı, anlaşılmaz -
6 Delphic
adj. delfi'li apollon'un cevapları gibi iki anlamlı, İki anlamlı, anlaşılmaz -
7 ambiguous
adj. iki anlamlı, belirsiz, müphem; lastikli* * *1. belirsiz 2. çok anlamlı* * *[æm'biɡjuəs](having more than one possible meaning: After the cat caught the mouse, it died is an ambiguous statement (ie it is not clear whether it = the cat or = the mouse).) anlamı belirsiz- ambiguity -
8 double entendre
lastikli söz, çift anlamlı söz* * *iki anlamlı söz -
9 equivocal
(sözcük) iki anlamli, iki anlama gelebilen, lastikli, kaçamakli; (davranis, olay, vb.) gizemli, belirsiz, kuskulu, süpheli, karanlik -
10 двусмысленность
-
11 двусмысленный
-
12 экивоки
мн.(экиво́к) ед., м, разг. ( двусмысленный намёк) iki anlamlı kinayeler -
13 backhanded
adj. sola yatık (yazı); elin tersiyle yapılan (vuruş); iki anlamlı, belirsiz, kapalı* * *elin tersiyle yapılan -
14 equivocal
adj. iki anlamlı, şüpheli, belirsiz, lastikli* * *belirsiz -
15 doppelsinnig
doppelsinnig adj iki anlamlı -
16 zweideutig
-
17 tecnîs
arapça تجنيس cinas yapma, iki anlamlı söz kullanma. -
18 zweideutig
belirsiziki anlamlı -
19 حائر
حائِر1. ikircikliAnlamı: işkilli, tereddütlü, mütereddit2. ikircimliAnlamı: iki anlamlı, tereddütlü3. derbeder -
20 حيران
حَيْران1. ikircimliAnlamı: iki anlamlı, tereddütlü2. tereddütlüAnlamı: tereddüdü olan3. ikircikliAnlamı: işkilli, tereddütlü, mütereddit
- 1
- 2
См. также в других словарях:
iki anlamlı — sf. 1) İki anlama gelen 2) fel. İkircil … Çağatay Osmanlı Sözlük
anlamlı — sf. 1) Anlamı olan, manalı 2) mec. Bir şey demek isteyen, düşündürücü, manidar Birleşik Sözler çok anlamlı eş anlamlı iki anlamlı ikiz anlamlı karşıt anlamlı tek anlamlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
iki — is. 1) Birden sonra gelen sayının adı 2) Bu sayıyı gösteren 2, II rakamlarının adı 3) sf. Birden bir artık Bir sokak başında kavga eden iki çocuğu ayırdı. H. Taner Birleşik Sözler iki anlamlı iki ayaklı iki başlı iki bir ikibuçukluk … Çağatay Osmanlı Sözlük
çatal — is. 1) İki veya daha çok kola ayrılan değnek 2) Yol, ağaç gibi kollara ayrılan şeylerin ayrılma yeri 3) Dallı olan şeylerin her kolu 4) Yemek yerken kullanılan iki, üç veya dört uzun dişli çoğunlukla metal araç Çatalı elinden düştü, ağzı açık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ikircil — sf., fel. İki anlama da gelen ve iki türlü yorumlanabilecek nitelikte olan, iki anlamlı Mısır, ikircil bir kelimedir … Çağatay Osmanlı Sözlük
tecnîs — (A.) [ ﺲﻴﻨﺠﺕ ] cinas yapma, iki anlamlı söz kullanma … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
da / de — bağ. 1) Daha önce geçmiş bir cümle veya eş görevli öge ile sonraki arasında den başka anlamıyla ilişki kuran bir söz Bu adamın kim olduğunu o da öğrenmişti. R. N. Güntekin 2) Azarlama, yalvarma, küçümseme, yakınma, övme anlamlarında iki cümleyi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kelime oyunu — is. 1) Sözlerin çok anlamlı olmasından veya benzerliklerinden yararlanarak yapılan nükte veya aykırı anlamlandırma 2) İki veya daha çok kişinin her defasında bir harf ekleyerek anlamlı kelime oluşturma oyunu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ikizli — sf. 1) İkizleri olan (ana) 2) İki kollu (araç) İkizli şamdan. 3) man. Kendisinden iki anlam çıkarılabilen, ikiz anlamlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
tek — 1. sf. 1) Eşi olmayan, biricik, yegâne Hamit, biliyorsunuz edebiyatımızın tek dâhisidir. Y. Z. Ortaç 2) is. Birbirini tamamlayan veya aynı türden olan nesnelerden her biri Dirseği hafifçe dizime dokunuyor ve bir saçı, bir tek tel saçı kaşının… … Çağatay Osmanlı Sözlük
anlamlılık — is., ğı Anlamlı olma durumu Birleşik Sözler çok anlamlılık eş anlamlılık iki anlamlılık tek anlamlılık yakın anlamlılık zıt anlamlılık … Çağatay Osmanlı Sözlük